76. Cannes Film Festivali’nin ilk yarısındaki filmlerden notlar: Edebiyatı yücelten sinema…

Halbuki, sinema ile edebiyat arasındaki sıkı ilişkilerin yansıması olan iyi/kötü binlerce örnek bir yana, bu yıl ana jüride, başta önemli yazar ve yönetmen Atik Rahimi olmak üzere her iki sanat dalında da sivrilebilen adlar ciddi bir ağırlık oluşturmakta…

NAZİ VAHŞETİ

Babası da ünlü bir yazar olan Martin Amis, 2014’te yayımlanan ve henüz Türkçeye çevrilmemiş olan “The Zone of Interest” adlı romanında, 1940’ların Nazi Almanya’sını tüm dehşeti ve vahşetiyle, üstelik ne o vahşeti ne de toplama kamplarının dehşetini doğrudan betimlemeden anlatır. Bu satirik roman, rejimin ileri gelenlerinin özel ilişkilerine odaklanmaktadır. Önce, kin kusan SS’lerin çılgın eylemleri gerisinde Hitler ile Eva Braun’un aseksüel aşklarını sergiler. Sonra, Auschwitz-Birkenau toplama kampı komutanı Rudolf Höss’ün, kampın hemen bitişiğinde bulunan bakımlı büyük bahçenin ortasındaki malikanesinde, karısı ve küçük yaştaki çocuklarıyla birlikte son derece doğallıkla sürdürdüğü özel aile yaşamı gerisindeki kontrastı sorgular…

İngiliz yönetmen Jonathan Glazer (1965), yazarın verdiği özgün adı değiştirmeden sinemaya özgürce uyarladığı romanın üç ana karakterinden sadece birinin, Rudolf Höss’ün özel yaşamını sahneye koymakla sınırlamış filminin senaryosunu.

Yahudilerin Auschwitz’te topluca yakıldığı fırınlardan çıkan kara dumanların simgelediği o vahşet, ağaçları ve bakımlı çiçekleriyle bir cennet ferahlığı sunan bahçenin yüksek duvarları gerisinden duyulan, artık tümüyle kanıksanmış gürültülerle birleşince giderek yoğunlaşır, daha da ürpertici, buz gibi bir gerçeklik kazanır…

Tam on yıl önce, üçüncü uzun filmi “Under the Skin” ile başarılı bir çıkış yapan Jonathan Glazer, bu kez daha da olgun, berrak ve sert bir mizansen becerisi sergiliyor.

Edebiyat sinema ilişkilerinin en asil, en doğurgan örneklerinden biri olan “The Zone of Interest”, içerikle biçim arasında alabildiğine hassas, özgün dengeler kurmayı başaran bir film. Cumartesi gecesi yapılacak ödül töreninde kendine iyi bir yer bulması beklenen Jonathan Blazer, her şeyden önce, edebiyat-sinema ilişkilerine çarpıcı, kolayca unutulmayacak sağlam bir örnek daha eklemiş oluyor.

‘BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ’

Fransız kadın yönetmen ile, bir kitap uyarlaması olmasa da, özgün senaryosunun edebi ve psikolojik derinlikleriyle öne çıkıyor.

Yeni romanını yazmakta zorlanan orta yaşlı bir yazarın, Fransız Alplerindeki dağ evinin ikinci katından düşerek ölmesi sonucu yürütülen soruşturmada cinayetle suçlanan, araştırmacı/akademisyen eşinin yargılanma sürecine odaklanan Justine Triet, son derece yoğun, mesafeli, felsefi ve ruhbilimsel boyutları derinlikli bir film çıkmış.

Bu yıl Altın Palmiye yarışındaki ağırlıkları ilk kez üçte bir oranına yükselen kadın yönetmenler arasında, Justine Triet’nin ön sıralara tırmanma olasılığı hiç de az değil…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

pragmatic slot oyunları
egt oyna
betmarlo
bonus hunt" rel="dofollow">bonus hunt">bonus hunt
aresbet
tombala oyna
sweet bonanza
betibom
dog house megaways
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
wild west gold oyna
markaj giriş
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
sugar rush
sweet bonanza
diyarbet
diyarbet
trwin
big bass bonanza oyna
gates of olympus oyna
egt oyna
betingo
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
aviator oyna
aviator giriş
aviator bahis
tombala
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler
footer link satın al
footer link tanıtım yazısı satın al tanıtım yazısı backlink satın al backlink
pendik escort
Deneme bonusu veren siteler
denizli escort
Deneme bonusu veren siteler
Deneme bonusu veren siteler
avcılar escort
esenyurt escort
bahçeşehir escort
beylikdüzü escort
bakırköy escort
halkalı escort
şirinevler escort
şişli escort
istanbul escort
esenyurt escort
avcılar escort
esenyurt escort
Pendik Escort
ultrabet